2 Temmuz 2006 Pazar

Kanada'daki gönüllü sürgünüm başlamıştır

Mustafa Kuleli

-Kanada Günlüğü 1-

İstanbul'dan havalanan uçak, beni Paris - Charles De Gaulle havaalanına indirdiğinde ne kadar 'normal'di halbuki herşey.

De Gaulle'de geçirdiğim altı saat boyunca, evlerine çekik gözleri ve kırılmış umutlarıyla dönen Uzak Doğu'lu futbolseverler, gençlik kamplarına giden

Avrupa'lı ergenler, bira içen Alman ve İngiliz'ler ve hatta bolca Fransızca ne kadar da bizdendi.

Guardian, Le Monde ve l'Humanité ne kadar da bizim dünyamıza aitti. Güneşin yoldaşlık ettiği, o saatler süren yolculuğun ardından vardığım Montreal ise başka bir iklimin başlangıcıydı sanki. Havaalanında mutlak sessizliğin hakim olduğu, insanları güler yüzle karşılayıp, buyur eden, bavullarının içine bakma gereği duymayan bu ülke, acaba nasıl bir yerdi?

Eh, Kanada'daki gönüllü sürgünümün ilk günlerini, huzur içerisinde tamamladığıma göre yeniden bilgisayar başına oturma zamanım gelmiş demek ki.

Musluktan su içme, 'rezidans'ın önünde sincap görme, yol kenarında geyik besleme gibi pratikleri bu birkaç gün içerisinde gerçekleştirmek, tarifi zor bir hissiyat yarattı tabi bende.

Bu eşsiz pastoral senfoni, bu boş yollar, büyük arabalar, yalnız insanlar, her an hatırlatıyor bana, yazılması gereken birşeylerin olduğunu.

Ben de elimden geldiğince paylaşacağım sizinle, yaşadıklarımı.

Büyük sözler ve gözlemlerle dolmayacak bu sayfalar.
Gönüllü sürgünlerde büyümeli bizim gibi çocuklar...


Ottawa - Kanada

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder