6 Temmuz 2009 Pazartesi

Diri diri yaktılar ulan!


Mustafa Kuleli

Geçen hafta Sivas’ta Madımak Oteli’nde katledilen aydınları bir kere daha andık ve elbette bir kere daha, devletin halka karşı işlediği suçları gündeme taşıdık. Demokrasi için mücadele çağrısı yaptık.

Özellikle Sivas’taki anmaya medya yoğun ilgi gösterdi, yapılan özel yayınlarda Alevi-Bektaşi kesimin talepleri dile getirildi. Gazete ve TV’ler bu yıl sanki biraz daha hassasiyet gösterdi Sivas katliamına.

Ancak olayı ve anma etkinliklerini haberleştiren gazeteler arasında biri vardı ki, hayatını kaybeden aydınların yakınlarıyla, sevenleriyle hatta demokrasi isteyen tüm insanlarla adeta alay ediyordu.

Tahmin etmek zor değil, yine Zaman gazetesinden bahsediyoruz. Hocaefendi cemaatinin ılımlı İslamcı, özgürlükçü(!), hoşgörülü(!), yaftalamayan(!) gazetesi…
Bakın nasıl başlıyor haber:

“Sivas'ta 37 kişinin hayatını kaybettiği Madımak Oteli faciasında hayatını kaybedenler karanfillerle anıldı. Güvenlik önlemlerinin üst seviyede tutulduğu kentte, çevre illerden gelen çok sayıda polis de görev aldı. 2 Temmuz 1993'te gerçekleştirilen Pir Sultan Abdal Şenlikleri sırasında Madımak Oteli'nde yangın çıkmış, aralarında otel görevlilerinin de bulunduğu 37 kişi ölmüştü.”

Bu nasıl bir tarafgirlik? Bu nasıl bir suçluluk psikolojisi? Gerçek bu kadar eğilip bükülebilir mi? Gazetecinin birincil görevi yazdığı haberin “doğru” olması değil mi?

Neymiş? Katliam değil, facia imiş.

Neymiş? Birileri insanları yakmamış, yangın çıkmış.

Bütün milletin gözü önünde, tamı tamına 12 saat süren bir katliamdan bahsediyoruz. Devletin müdahale etmediği, hatta denilebilir ki devlet içindeki kontra güçler tarafından tertiplendiği kuvvetle muhtemel bir olay bu… Kabul edin artık şunu. İlla Çarşı grubu gibi “Diri diri yaktılar ulan!” diye bağırmamız mı lazım?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder