7 Eylül 2009 Pazartesi

İşi gücü olan

kerem özkurt

“İş bilen” diye bir deyim vardır, bilmem hatırlar mısınız. Şimdilerde ön kapıdan kovulsa bacadan girip verilen işi halleder gibi bir anlam çağrıştırsa da, sanırım eskiden ne işle uğraşıyorsa onun girdisini çıktısını bilen kişi manasına geliyordu. 21. yüzyılın eşiğinden henüz geçmişken bir fiske kaçırdığımız (Çetin Altan’a selam olsun) bu adamların git gide soylarının tükeniyor olması. Bunu eğitim-öğretimin yozlaşmasını bağlamamı bekleyenlere, nerede o eski hocalar, nerde o tedrisat diye iç geçireceklere sürtünüp sebeb-i hikmeti başka yerde aramak niyetindeyim.

İş dediğimiz, gün içinde oyalandığımız her ne ise, işte onun tanımı değişti son bir iki yüzyılda. Okulda, tarih derslerinde Avrupa’nın gol atarak öne geçmesini sağlayan Sanayi Devrimi’nin bir hediyesi bu da; ama pek fark edilmez. Basitçe açıklarsak, tencere yapacak, tencerenin nasıl yapıldığını bilen usta sayısı parmak ile sayılacakken, bir günde bir ustanın ürettiğinden daha fazla tencere üretmek isteyen bir grup açıkgöz, tencereyi parçalara ayırıp, her bir parçanın, mesela kapağının, kulpunun nasıl takılacağını kolayca öğrenen beş altı kişi bulup sıraya dizdiler. Böylece elinde malzemeyi evire çevire bir günde iki tencere yapan ustanın yerine, önüne gelen tencerenin kapağını kapatarak, tencere kapağı işinde uzmanlaşan birkaç kişi günde on-on beş tencere yapımına katkıda bulunur oldu.

İşin tuhafı bu anlayış fabrika ile de sınırlı kalmadı. Çevremizdeki iş tanımlarına, meslek adlarına bakalım; günbegün bildiğimiz mesleklerin önüne ardına yeni isimler koyarak anlatıyoruz ne yaptığımızı. Daha da önemlisi artık tencerenin nasıl yapıldığını bilmemize gerek yok önümüzdeki işi yapıp maaşı ATM’den çekebilmek için. Kapağı kapatarak da durumu idare edebiliriz. Öyle de yapıyoruz zaten. İşin neresinde duruyoruz. Ne kadar memnunuz sonucundan, ne kadar kendimizin hissediyoruz çıkan sonucu, muamma…

İşin devamını sağlayan, bir yapbozun birbirini tanımayan ve tek başına bir anlamı olmayan parçaları olan yaptığımız işlerin bir şekilde bir araya getirilmesi. Ama olur a; bir gün, o tek kat çekilmiş tutkal da tutmaz olur yaptığımız işleri; işte o zaman elimizde kırık oyuncaklar, birbirinin yüzüne bakıp ağlamaz mı insan. :Kısaca iş bilenler nereye kayboldu ve neden iş bilmeye merakımız azaldı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder