11 Ekim 2009 Pazar

Levent Kırca ‘çıldırdığında’ oradaydım


Mustafa Kuleli

Tesadüf işte… Ben de o akşam Beşiktaş’ta yemek yiyordum sevdiğim insanla. Levent Kırca geldi. Gülümseyerek selamladı etraftakileri. Garsonlarla muhabbet etti, şakalaştı. Sonra oturdu masasına. Herkes gibi o da bir şeyler yemek, sohbet etmek, güzel bir gece geçirmek niyetindeydi. Derken magazinci arkadaşlar geldi yanına ve bir süre kaldılar. Israrla konuşmak istediler, sorular sordular. Ardı ardına flaşlar patladı. Ve Levent Kırca’nın sesi yükseldi. Sonrası arbede, itiş kakış, küfürler ve kavga…

Garsonlar magazincileri uzaklaştırdı. Tam sakinleşmişken ortalık aniden bir foto-muhabiri gelip, hızla iki-üç kare fotoğraf çekip, kayboldu ortalıktan. Sinirler yine gerildi.

Hemen ertesi gece, bu kez Beyoğlu’nda oyuncu Timuçin Esen magazincilerin tacizine uğradı. ‘Taciz’ diyorum, çünkü yapılan şey gazetecilik falan değil.

Tamam, magazinci arkadaşlar gerçekten çok zor şartlarda çalışıyorlar. Tamam, onların bazı ikiyüzlü editörleri “Haber bulmadan gelme!” diye onlara baskı yapıyor. Ama yine de yaptıkları bu “kendin pişir, kendin ye” tarzı gazeteciliğin savunulabilecek bir tarafı yok.

Yöntem şu: Magazinciler haber bulamadıklarında, haberi ‘yaratıyorlar’. Yani ortada hiçbir şey yokken, saldırgan bir üslupla, tekrar tekrar aynı soruları sorup, karşılarındakini bunaltıp, kendilerine laf söyletip buradan haber çıkartıyorlar.

Ve belki şaşıracaksınız ama bu “Bizden Kaçmaz” tarzı ucube magazincilik, ‘normal’ magazin programlarından daha çok tutuyor.

Çözüm de işte burada: Ne zaman millet bu tarz programları seyretmeyi bırakır, kanal yöneticileri de bunları yayından kaldırır.

Şimdi umudum, son olaylarla beraber bu “kendin pişir, kendin ye” magazinciliğine ilginin biraz olsun azalması.

Umarım tersi olmaz.

3 yorum:

  1. hım. bence insanların bu tarz programları seyretmeyi bırakması diye bir şey olamaz. Sunulan bir sürü gerizekalıca şeyin arasından daha az gerizekalıca olanını seçse ne yazar? Kısaca seviyenin ne kadar düşeceğini izleyenler belirlemiyor, daha düşer de düşer.

    YanıtlaSil
  2. Kim belirliyor kardesim "seviyenin ne kadar düşeceğini"?

    YanıtlaSil
  3. o zaman 'Halk bunu istiyor kardeşim' gibi bir meşrulaştırma aracı oluyor ki ondan hoşlanmıyorum. Aslında 'Her şey reyting için' adlı filmi benimsiyorum diyerek işin içinden çıkıyorum.

    YanıtlaSil