19 Ağustos 2009 Çarşamba

Toplumsal muhafazakarlığın günlük yansımaları-1


Duygu Kocabaylıoğlu

Bugün alışveriş yaptığım market kasiyeri oraların sürekli müşterisi gibi görünen amcanın, 'Ramazan gelmeden ordan 3paket sigara ver' isteğine karşılık, 'Sigara da neymiş? Alkol içiyorlar ramazan'da!' dedi. Amca, “Kimmiş onlar?” diye sorunca(!),”Kaç tane gördüm, artık saymayı bıraktım.” diye de ekledi. (Önceki senelerden bahsediyor herhalde.) Müşteri ve kasiyer arasında geçen bu diyalogumsu şey, içinde her zaman alkol satılan, Türkiye’nin en büyük market zincirlerinden biri olduğunu iddia eden bir markette vuku buldu.

Şimdi buradan, aha da şu satırlardan, hem de an itibariyle ikindi ezanı huşu içerisinde okunurken, haykırasım ve höyküresim var: Pardon ama, hanfendi size ne? Sizin ve sizin kafalardakilerin nasıl bir yargılama mekanizması var ki yılın her günü sattığın şeyi senin için kutsal olan bir ayda da alan, tüketen müşteri kitlesi için tıkır tıkır bu yargılama mekanizmasını devreye sokuyorsunuz? Hadi o zaman bir el atın bütün barları, eğlence mekanlarını, meyhaneleri kapatalım madem Ramazan'da. Hatta sizin marketi de kapatalım? İleri mi gittim? Kaldırın o zaman içki raflarını? Nevizade’de de meyve suyu kokteyli içeriz artık varille. Hatta sırf o amca tatmin olsun diye güvenlik kamerasından Ramazan boyunca alkol alanları tespit edin. Sonra gidin kafasını o şişelerle kırın e mi?!

Arkadaşım, ey güzel memleketimin güzel insanları, sana ne, size ne be! Adam ister alır evinde içer, ister oturur sahilde içer, ister gider meyhanede içer. Neden dini geleneğinizi kendi içinizde huzurla yaşamıyorsunuz da toplumsal baskı haline getirip, sizin gibi olmayan kesimi huzursuzlaştırıyorsunuz? Bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı dine ya da Tanrı’ya inanmıyor olamaz mı? Ya da sizinkinden başka bir dine mensup olamaz mı? “Ha ramazan, ha şaban bana farketmez” diyemez mi? Nasıl bir yargı mercisin sen kendini kutsal saydığın varlıklar yerine koyup, hüküm kesebiliyorsun? Bu Ramazan’da hiç niyetim yokken beni alkol açılımına itiyorsunuz. Resmen kışkırtılıyorum sizin gibiler ve sizin değer yargılarınız yüzünden.

Bütün bunları o kasiyer hanfendinin yüzüne haykırmak isterdim. Onun yerine, sinirlendim kendi kendime söylenerek marketten çıktım. Allah da sizin ve yargı mekanizmalarınızın tepesinden baksın, daha da bi’şey demiyorum!

Dip not: Daha bir ay boyunca bu örneklemelerin tadına doyulmayacağı için başlığı 1 eyledim, kabul ola…

3 yorum:

  1. Gündem değişince, 'Türkiye nereye gidiyor, muhafazakarlaşıyor muyuz' paniği de gündem dışı olur sanıyordum ama Ramazan vesilesiyle geri gelmiş. Marketteki adama ya da herhangi inanan birine o kadar doğal geliyor ki günah olduğuna inandığı şey hakkında böyle bir yorum yapmak, bunu bir baskı aracı olarak gördüğünü pek sanmıyorum. Peki, biz niye onun yorumunu bir türlü doğal kabul edemiyoruz?

    YanıtlaSil
  2. Biz onu 'doğal' kabul ettiğimizde, aynı hoşgörüyü karşı taraftan göremediğimiz için olabilir mi acaba? Önce o beni yadırgıyor ve kınıyorsa, ben de onun bana karşı olan tavrını yadırgar ve kınarım. Misal Nevizade'de Ramazan günü sarıkla, cüppeyle dolaşıp insanları alkol içmeyin, namaz kılan diye 'dine' yöneltmek o adamların 'doğal' halinin bir getirisiyse, o barda, meyhanede oturan insanların da yemek yemek, alkol içmek, eğlenmek doğal halleri olamaz mı? İşte onların değer yargılarına göre olamayacağı, olmaması gerektiği için de bugün marketten şarap alan, yarın Akdeniz'de oturan adam 'doğal' gerekçelerle uyarılmalı, kınanmalı. Sen yılbaşında Fatih Çarşambaya gidip adamlara, "Haydi hep beraber şampanya patlatıp, parti yapalım!" diyemezsin ama o Ramazan'da Nevizade'ye gelip sana pekala "İçki içme, oruç tut." diyebilir. Çünkü, sistem onun 'doğallığından' yana. En azından ben böyle düşünüyorum :)

    YanıtlaSil
  3. biz laik bir ülkeyiz ama ancak turistlerin hristiyan olmasına saygı duyacak kadar. gerisi müslüman olacak o kadar. tam olarak böyle. tam tersi durumda yoldan çıkmış olarak adlandırırız, psikologa bile götürürüz.

    YanıtlaSil